TÜRK DIŞİŞERİ BAKANI VE ŞAM ZİYARETİ VE SORU İŞARETLERİ

На модерации Отложенный

 

Davutoğlu Şam’a kimlerin mesajını iletti?
 

Murat Çabas

Geçtiğimiz gün apar topar Şam’a giden ve Suriye yönetimiyle 6,5 saatlik bir görüşme yapan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, “Türkiye’nin mesajlarını ilettik” dedi.
Tabii biz de inandık(!)
Sanki Sayın Davutoğlu görüşmeden önce ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ile telefon görüşmesi hiç yapmadı ve bu görüşmede “Esad yönetimi askerlerini kışlaya çeksin, tutukluları serbest bıraksın” talimatını almadı.
Sanki bu telefon görüşmesinin hemen ardından ABD Dışişleri Bakanlığı Suriye Masası Şefi Fred Hof ve ABD Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone Dışişleri’ne gelerek bizimkilerle detayları hiç görüşmedi.
Şam ziyareti öncesi Ankara’da ABD eksenli trafik üstüne trafik yaşandı ama Sayın Davutoğlu’nun ifadelerine göre biz Şam’a Türkiye’nin mesajını iletmişiz(!)
Batılılar için için gülüyorlar bu açıklamalara…
Daha birkaç gün önce Ünlü İngiliz Gazetesi Guardian’da “Türkiye, Suriye’ye İngiltere’nin vermediği mesajı gönderiyor” adlı bir yazı yayınlanmıştı.
Tüm dünya Türkiye’nin taşeronluğunu konuşurken, bizimkiler hala Türk milletine kendi mesajımızı verdik iddiasını güdüyorlar.
Davutoğlu’nun yaptığı basın açıklamasına devam edelim.
Sayın Davutoğlu, “Somut konular konuştuk. 6,5 saat tüm detayları tek tek konuştuk” diyor.
Diyor demesine ama açıklamalarda hiçbir detay ve somut bilgi yok. Ne konuştuk, hangi detayları masaya yatırdık, belli değil.
Madem Türkiye’nin mesajını ilettiniz, Türk milletinin kendileri adına iletilen bu mesaj hakkında az çok bilgi sahibi olması gerekmez mi?
Konuşmanın detaylarını şu an için girmeyeceğim diyor Sayın Davutoğlu ve durumu geçiştiriyor.
Sayın Davutoğlu, uluslar arası toplumun kaygıları var, biz uluslar arası toplumla ilişki içindeyiz diyerek aslında taşeronluğun üstü örtülü tarifini de yapıyor.
AKP’li yetkililer ve yandaşları yapılan Şam ziyaretini nasıl yorumlarlarsa yorumlasınlar, bütün gerçekler, ziyaretin, ABD’nin talimatlarını iletme şeklinde zuhur ettiğini gösteriyor.
Bir de olaya Türkiye’nin ne fayda elde edeceği noktasından bakarsak, durum daha net gözükür. AKP’li siyasiler, bugüne kadar hiçbir sorun yaşamadığımız Suriye yönetimini 120 polisi katleden, kamu binalarını şehirleri yakıp yıkan, yağmalayan teröristlere müdahale ettiği için suçluyor.
Süreç Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında Suriye’nin bölünmesidir. Bunun Türkiye’ye, Türk milletine ne faydası var?
Suriye’nin bölünmesi Türkiye’nin de bölünmesini mutlaka tetikleyecektir. Bunu ben demiyorum, bir ay önce ünlü bir bir İsrail gazetesi bu yorumu yapmıştı.
Gizli saklı hiçbir şey yok, hadiseler alenen cereyan ediyor. Başımızı devekuşu gibi kuma gömerek ve gerçekleri Türk milletinden gizleyerek ülkemizi ve milletimizi oldukça karanlık olan bir vadiye doğru sürüklüyoruz.
AKP’nin taşeronluğunu eleştiren Sayın Kılıçdaroğlu’na da bir çift sözüm var. 12 Haziran seçimleri öncesi “yerel yönetimlere özerklik vereceğiz” sözü size ait ve bu CHP’nin “üniter yapı” vurgusuna ters düşüyor. Bu proje CHP’ye ait olmadığına göre, sizler de Türkiye’de özerkliği isteyen dış güçlerin taşeronluğunu yapmış olmuyor musunuz? Önce kendimiz sağlam olacağız ki, yanlışı eleştirmeye hakkımız olsun.